Svaneti Bölgesi, Mestia (Gürcistan)

Svaneti Bölgesi, Mestia (Gürcistan)

Mestia’yı da içine alan Svaneti bölgesi, çok keyif aldığımız bir yer oldu. Bu bölge, hep savaşların, çatışmaların ve zor şartların hüküm sürdüğü bir bölge olmuş. Dış düşmanlara verilen toplu mücadelenin olmadığı zamanlarda da, kendi aralarında yaptıkları savaşlar ve kan davaları, bölgenin bu gün adının en fazla duyulmasının başlıca sebebi olan, kulelerin yapılmasına neden olmuş. Kulelerin asıl yapım amacı, kendi aralarındaki kan davalarında, ilk savunma hattı olması. Zamanında 200 kadar kule varmış. Şimdilerde 120 civarında olduğu söyleniyor. Kulelerin bir kısmına çıkmanız mümkün. Bazıları geçekten iyi korunmuş güzel ve güvenli, bazılarına ise çıkmak cesaret istiyor :)

Bölge, farklı bir çok aktivite imkanı sunuyor. Her yer bisikletçiler, yürüyüşçüler, kampçılarla dolu. Sadece günü birlik kuleleri ziyarete gelenlerin yanında, farklı zirvelere çıkmak için gelen dağcılar. Veya göllerin kıyısında kamp yaparak, uzun yürüyüşler planlayan kampçılar var. İsteyene at turu, isteyene yamaç paraşütü ile uçmak. Kendimi yormam, sadece etrafa bakarım diyorsanız, teleferik hattı ile 1.898 metreye çıkabilirsiniz. Bu yükseklik de yetmezse, 2.348 metreye çıkarak, farklı zirveleri uzaktan fotoğraflayıp, içkinizi yudumlayabilirsiniz (Bu ikinci hat her zaman çalışmıyor). Eğer teleferik korkunuz varsa, 1.898 metredeki ilk noktaya araçla çıkmakta mümkün. Gece alemlere akacaksanız, yöresel gurupların Gürcü müzikleri genellikle 20:00 civarında başlıyor. Fiyatlar makul, isterseniz dans etmek te serbest. Gece 00:00 dan sonra ise dans etmek zorunlu ( gerçi ben kendimi sonuna kadar savundum :) ).

Terbiyesini mi farklı yapıyorlar yoksa irtifadan mıdır bilmiyorum, Gürcistan’da yediğim en güzel ızgaralar buradaydı. Mestia’ya Batum’dan veya Tiflis’ten direkt dolmuşla gelebilir veya trenle Zugdidi’ye gelip, oradan dolmuşa binebilirsiniz. Aceleniz ve paranız varsa, 7 kişilik 4×4 çekerli dolmuş taksi kiralayarak da buraya ulaşabilirsiniz. Kışın gelecekler içinde, üst noktası 2.348 metreden başlayan kayak pistleri var. Ayrıca, kara yolunu sevmeyen ve küçük uçaklarla uçmaktan hoşlananlar için Mestia havaalanı faal halde. Gerçi pist uzunluğu 1.500 metre civarı, bu mesafeye ne iner bilemiyorum :)

Müzeyi ziyaret edin. Gördüğümüz en düzenli müzelerden biriydi. Kulelerin birkaç tanesine çıkın. Gece yerel müzik olan, restoranlardan birine mutlaka gidin. Teleferik ile tepeye çıkın, isterseniz ve zamanınız varsa yürüyerek inin. Veya ekip yürüyerek insin, siz yerel bir barda kafanızı dinleyin :) Bir barda alkolü 81 derece olan bir içki gördük. Son akşam denemeye cesaret ettim (ikinci kadehi gözüm yemedi :) ).

 

Mestia yolunda ilk mola.

Mola vermeden önce geçtiğimiz yollar.

 

 

Yolda mola verdiğimiz yerde tuvaletin tavanından tıkırtılar geliyordu. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzara;  bir fare ayağını delikten sallandırmış uyukluyor :)

 

ilk kuleler

İlk kuleleri görünce ne heyecanladık :)

 

 

 

 

Sağdaki kule içine girdiklerimizden biri.

 

 

Kulelere çıkışlar çok farklı. Bazıları yanına yapılmış olan binaların içinden, bazıları ise bağımsız olarak dışarıdan girişe sahip.

 

 

 

 

 

Kulesi olmayan bağımsız evlerden biri. üst taraf kafe.

 

Her yerde inek var. Bastığınız yere dikkat edin :)

 

Uykusunda yemek gördüğü kesin :)

 

Sokak köpekleri bile kocaman. (Kafkas çoban köpeği)

 

 

 

Küçük bir tünel.

 

Ushba dağının karlı zirvelerinden beslenen Enguri nehri, Mestia’nın ortasından geçiyor.

 

Kraliçe Tamara heykeli.

 

 

 

 

Tarlanın kenarındaki çayıra inen bir yamaç paraşütçüsü.

 

İnce tahta plakalardan yapılmış orjinal çatılardan biri.

 

 

Bahçe çitlerinin üstünde alüminyum dökümden farklı hayvan figürleri oluyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kule içlerinde ara sahanlıklar var. Genelde 3-4 tane oluyor.

 

 

Çatı kaplamaları da çoğunlukla ince ahşap plakalardan.

 

En üs katta bulunan gözetleme pencereleri.

 

 

 

Kulenin sağında, ortada Mestia’ya gelen uçaklarda biri. En sağda da ilk teleferik hattı.

 

 

Teleferikten Mestia.

 

 

 

 

Kulenin çatısından Mestia.

 

 

Kulelerin arkasında Ushba dağı.

 

Mestia’da planlanandan fazla kalınca suyumuz bitti. Bizde bir gece pansiyonda kalıp tazelendik :) Pansiyonun balkonundan Mestia.

 

Eski motor pistonundan inek çanı.

 

Teleferik hattının başlangıcı.

 

 

 

 

Enguri ırmağının yanında havaalanı pisti.

 

 

 

 

 

 

 

 

Ahşap çatısı, tüneli ve kulesi ile çok güzel bir örnek Svan evi.

 

Aynı evin diğer taraftan görünüşü.

 

 

Gürcü müzikleri eşliğinde keyifli bir Mestia akşamı.

 

81 derecelik Chacha. Normalde tek seferde içilecek ufacık bardağı, 3 seferde ancak içebildim. Hatırladıkça boğazım sızlıyor :)

 

Öğlen menüsü, değişik şeyler denemek için farklı zamanlarda kurutulmuş veya konserve balıklar aldım. Ama her seferinde sonu hüsranla bitti. Sıra sıra dizilmişler çok güzel görünüyorlar ama tadı bana hiç hitap etmedi. Sirke, baharat bile para etmedi :)

 

 

 

 

 

Atlarla teleferik hattının tepesine çıkan bir ekip.

 

 

 

 

 

 

Ne kadar eski gözüksede hala çalışıyor.

 

İlk teleferik hattının bittiği ve ikincinin başladığı nokta. Kışın bu nokta kayakçıların son noktası.

 

 

 

 

 

 

Kültür merkezinde bir Svan gösterisi izledik. İki parçadaki enstrüman hariç, bütün gösteri yaşları 80 ile 30 arası değişen erkek gurubun söylediği şarkılar ve danslardan oluşuyordu.

 

 

Yol manzaraları.

 

 

Mestia Müzesi

 

 

 

 

Boynuzdan şarap kadehi. Kadeh tanımlaması ne kadar doğru bilemiyorum tabi alet en az 2 lt şarap alır.

 

Ağızdan dolma tüfekler ve boynuzdan barutluklar. Şarap kadehi ile karıştırısanız ne olur bilemiyorum :)

 

Bu kadar şarabın ve silahın olduğu bir yerde, nazarlık kolyesİnin durumu kurtaracağı şüpheli :)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bunlar Mestia’nın güzel tarafları ve bunları görmek için acele edin. Her yerde pansiyonlar, lokantalar inşaa ediliyor. Bu inşaatların büyük çoğunluğu çevreye uyumlu değil. Kuleler zamanla bu binaların arasında görünmez hale gelecek.

Bizim açımızdan keyifli bir gezi olmasına rağmen, bu eski halkın, dillerini, kültürlerini, yaşayışlarını unutarak, Turizmin yıkıcı etkisine kapılması ve yaşadıkları bölgeyi kendi elleriyle tahrip ederek atalarının bu topraklar için yaptıkları mücadeleleri göz ardı etmesi üzücü. Biz bu yıkımı kendi ülkemizde zamanında gördüğümüz için Svanları neyin beklediğini daha net anlıyoruz. Ama bazı şeyleri herkes görebilir hale geldiğinde, artık çok geç oluyor :(

Sevgiler…