Bir şehir bu kadar mı dik olur ? Böyle bir yerde yaşamak için Karadeniz’li enerjisi lazım. Kafkasör şenliklerini 10 gün farkla kaçırdık. Artık seneye gelmek için bir bahane olur :) Atatepe mevkii, dünyanın en büyük Atatürk heykelinin bulunduğu yer. Tepe, Artvin’in bulunduğu tepenin tam karşısında. Artvin’den daha yüksekte. Gözümüzü karartıp yola çıktık. Önce çıktık, sonra indik, sonra tekrar çıktık. Sıcaktan mı, yoldan mı bilinmez, tepeye vardığımızda sırtımdan ter boşanmıştı. Bu yolculuğu bir arkadaşımıza söyleyince, Atatürk’e ulaşmanın çok zor olduğunu söyledi. Artvin’in içinde fazla bir şey yok. Yamaçtan, Çoruh nehrini seyrederek oturabileceğiniz yerler var. Kafkasör yaylasına veya Cam balkona giderek manzara seyredebilirsiniz (Cam balkonun yolu yenileniyormuş, biz gidemedik). Çoruh nehrinde, Belediyenin Marina Tesisleri var. Pazar günü, çoğu yer kapalı haberiniz olsun.
Artvin’ e yaklaşırken kısa bir mola.
Mola sırasında manzaramız.
Artvin’in etrafı barajlarla çevrilmiş durumda.
Çoruh, artık bentlere hapsolmuş. Çılgın akan ırmakta artık balık havuzları yüzüyor.
Şelale görmek için ara yollara girmenize gerek yok.
Bu virajlardan kaç tane geçtik bilmiyorum.
Atatepe başlı başına Artvin’e gelmeniz için yeterli bir sebep. Atatürk Heykeli 22 m uzunluğunda ve 60 ton ağırlığında. Heykelin montajında kullanılan vinçlerin tepeye çıkması 12-14 saat kadar sürmüş. Heykelin kalıpları da, heykel yapıldıktan sonra tepeden indirilmemiş ve burada sergileniyor. Yanındaki 216 m2 lik Türk Bayrağı ise, 60 metrelik bir direğin ucunda dalgalanıyor. Çıkıp bir çay içmek, manzarayı seyretmek, bütün yorgunluğunuza değecektir.
Atatepe
Sol taraftakiler heykelin kalıpları.
Heykelin yapım hikayesi.
Atatepe’den Artvin manzarası.
Karavanı park edecek düz bir yer bulduk, hemde Atatepe manzarası var.
Gece yağmur bulutları yavaş yavaş şehre doğru iniyor.
Borçka’ya dönüş yolunda, Karagöl tabelasını takip ettik. Yol biraz dar ama taş döşeli ve fazla iniş çıkış yok. Yaklaşık 6 km sonra koca ormanın ortasında çağıldayan bir derenin beslediği harika bir göl karşılıyor sizi. Birkaç saat kalır döneriz dediğimiz bu gölde, dolu dolu ve keyifli 2 gün geçirdik. Göl etrafında tur atabilir, mevsim uygunsa böğürtlen, çilek veya ahududu toplayabilirsiniz. Karagöl’ü Borçka Belediyesi işletiyor. Ufak bir tesis var, buradan çay veya gözleme alabilirsiniz. Eğer gerekli malzemeleri getirirseniz, mangal yakma yerleri ve masalarda mevcut. Gündüz size yetmedi çadırınızda varsa, gece burada kalarak, ateş böceklerini izlerken, suyun sesini dinleyerek Karagöl’ün keyfine tam olarak varmanız da mümkün. Biz Borçka’yı sevdik. Artvin’in diğer ilçeleri, buranın yarısı kadar güzelse, değmeyin keyfimize :)
Artvin, İstanbul’da geçen çalışma hayatımızda, bizim için çok uzak bir hayaldi (gerçek oldu). Gürcistan için çıktığımız yolculukta, birçok yeri dönüşte nasıl olsa göreceğiz diye pas geçmemize rağmen, Artvin’i pas geçemedik :) İlk durak, Borçka Camili veya Macahel ya da Maçahel diye bilinen bölge. Bu üç tarafı Karçal dağı ile çevrili vadinin tek açık noktası da Gürcistan olunca, uzun yıllar boyunca çevreden izole kalmış. Borçka’ya 50 km mesafedeki bu bölgede birçok küçük köy bulunuyor. Ulaşım işi ise biraz zahmetli, yolun yarısı iniş, yarısı çıkış olunca, karavan ile seyahat biraz zahmetli oldu. Birkaç geçit aşarak ulaşmak mümkün. Bu geçitlerden birinin yüksekliği 1860 metre. Hal böyle olunca, inişte 2 sefer durup balataları soğutmamız gerekti :) Yolun son kısmında da sis’e denk gelince keyifler tam oldu :) Ama hedefe yaklaşınca, sis açıldı ve etrafı görmeye başladık. Macahel aynı zamanda genetik olarak saf kalan Kafkas Arısının korunduğu bir bölge. Tema Vakfı, bu arının ve bölgenin bozulmadan kalması ve yerel insanların bu işten para kazanarak bölgelerine sahip çıkmaları için birçok proje yapmış.
Sisi gördük, kenara çektik acaba ne yapsak diye bekliyoruz. Yok be kim tutar bizi, karavan biraz soluklansın yola devam :)
Yola devam edince böyle oldu :)
Her yerde dere var (HES yapılmayanlar serbestçe akıyor).
Derelerde balık tutmak yasak. İsteyen yüzebilir, gerçi su biraz serin ama :)
İlerde dağın eteğinde görünen yer Camili (Macahel) nasıl bir işe bulaştıysak artık :)
Altta derenin kıyısında görünen yapının küçük bir değirmen olduğunu tahmin ediyoruz. Eğer yolunuz geçerse bir inip bakında bilgiyi güncelleyelim.
Nasıl bir ormansa evleri yutmuş.
Eski tip ambarlardan biri.
Bu tabelayı Edebiyat öğrenmenim Kamuran Bey görse ne derdi acaba :)
Macahel’de ilk durağımız Tema’nın pansiyonu ve Proje merkezi oldu. Bölgede eski ahşap ambarlar, eski köy evleri ve ahşap camiler var. Turizmin buraya el atması ve gelen insanların çoğunun konfor taleplerinin fazla olması nedeniyle, ahşap yapıların yerini betonarme yapılar almaya başlamış. Bazı kamu binalarının da bölgeye hiç yakışmayan beyaz 5-6 katlı koca bloklar şeklinde yapılması da görsel ve yapısal kirliliğe yol açmış.
Tema Vakfı Konuk Evi konaklamak için güzel bir seçenek.
Eski tip bir kara kovan.
Camili’de bulunan eski evlerden biri.
Eski ambar.
Macahel’de, eski Ahşap camiyi (ilk yapılış 1819, daha sonra çığ da yıkılmış ve 1855 de tekrar yapılmış) eski evleri ve ambarları görün.
Macahel Cami.
Cami kalem işi süslemeler ile göz dolduruyor.
Maral Köyü Cami. Dış cephe metal ile korumaya alınmış.
İçeride canlı renkler ve el emeği bir sürü işleme.
Yılın nerdeyse yarısını izole halde yokluk içinde geçiren bir bölgede, eldeki imkanlarla ne güze işler yapmışlar.
Direklerin üzeri bile tektek işlenip boyanmış.
Tepede eski ile yeninin karışımı bir ev. Arafta kalmış garibim.
Sokakları dolaşırken bir sokağın Askerler tarafından kapatılmış olduğunu göreceksiniz şaşırmayın. Bu sokağın devamında Gürcistan var. Ama sınır kapısı olmadığı için geçiş yasak. Maral köyünü ve camisini mutlaka ziyaret edin. Maral şelalesine gidin (biz gidemedik karavan girmedi :( ). Maral köyüne giderken parke taşlı yolun kesintiye uğradığı bir köşe var. Bu köşede en fazla 4 m2 lik bir küçük kulübe var. Mutlaka görün, bu kulübe küçük bir mısır değirmeni.
Yıllardır hizmet veren bir değirmen.
Kapısında kilit yok. Bu yüzden yoldan geçen arkadaşlar heryere edebi değeri olan önemli mesajlarını kazıyarak bizlerin hayır duasını almaya hak kazanmış !!!
Yemek yerleri biraz sınırlı, tedarikli olunmasında yarar var. Köylerde yöresel bal bulmak mümkün, biraz fiyat yüksek haberiniz olsun. Büyük kavanoz 150-180 TL arası. Dönüş yolu, bizim için farklı süprizler hazırlamış. Gelirken sisten fark etmediğimiz küçük buzullar halinde kar birikintileri gördük. Temmuz ayı için ilginç oldu. Yola devam.
Karavanın solunda duran, üstü yaprak ve dallarla kaplanmış kütle, bir kar ve buz karışımından oluşuyor.