Didim-Altınkum-Akbük-Kazıklı Koyu, (Aydın)

Didim

Tur’a tersten başladık. Didim’i pas geçip Akbük tarafına devam ettik. Mevsim denize girmek için uygun değil ama deniz sezonu olsa, Akbük tadından yenmezmiş.

Akbük, hava süper tente bile açtık

 

 

Bu kadar ekipmanla uğraş dur.  Çıkan balık ispari :)

 

 

Kahvaltı da doğadan topladığımız otlarla yapılmış omlet vardı. Gerçi ot biraz fazla olmuş yumurta görünmüyor :)

 

Kazıklı koyu, fotoğraf çekmeyi unutmuşuz, tek foto bu :)

 

Tepeler sitelerle dolmaya başlamış. Bu bakirlik ve sakinlik daha ne kadar devam eder bilinmez, ortam fazla bozulmadan geçerseniz bir uğrayın derim.

Didim’in denizden uzak kısımları, daha yaşanır ve keyifli bir yer ama sahile yaklaştıkça binalar, inşaatlar ve kargaşanın içinde kayboluyorsunuz. Sezonda böyle değildir umarım.

Afrikadan gelen çöl kumu. Hava kızıl kahve bir renge büründü

 

Arabaya kaçtık :)

 

 

Çamur bitti ama deniz hırsını alamadı

 

Didim biraz karışık duygular yaşattı. Bu yüzden fazla fotoğraf yok. Didim Apollon tapınağı nedeniyle mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Apollon Tapınağı. Bitirilememiş olmasına rağmen muhteşem bir yapı. 122 sütundan oluşması planlanmış ama ancak 72 sütun dikilmiş (bunlarda tam bitmemiş)

 

 

 

 

 

Sütunların altında bulunan işlemeler

 

 

 

 

 

 

 

 

Kehanet merkezine giden tünel. Bu günleri gördüler mi bilinmez tabi (muhtemelen bilseler bu tapınağı yapmaya hiç başlamazlardı).

 

 

 

Kehanet merkezinin avlusu

 

 

 

 

Yarım kalan veya yıkılan sütunların parçaları

 

 

 

 

Yarım kalan sütunlardan birisi

 

 

 

 

 

 

Medusa başı

 

Altınkum’u sevmedim kumsal değil daha çok şehir havasında, bana hitap etmedi.

Akbük kumu, denizi, ormanı ile keyifli bir yer.

Kazıklı Koyu balık çitliklerinin koydan çıkarılması ile kendini yeni yeni toparlamaya başlamış. Yine de bu hali ile görülmeye değer bir yer.

Bu notlar ilk geldiğimde yazdıklarımdan.

Ben hala Didim’e pek sıcak bakmıyorum ama Pınar beğendi (gerçi ben biraz da olaya duygusal yaklaşıyor olabilirim. 1988 yılında Veysel’le otostop çekerken, Altınkum’a gelmiştik. Parasızlıktan anca bir şişe su alıp, geceyi kumsalda bulunan şezlongların arkasında, yerde yatarak geçirip sabah ta kaçmıştık).

Altınkum’da ilk kaldığımız nokta biraz gürültülü olunca, yer değiştirdik. İkinci konum daha keyifli, Belediyenin tesislerinde bir kahve ve ardından bulduğumuz güzel bir lokanta ve hoş bir sohbetin ardından Didim daha güzel gözüküyor.

Apollon Tapınağına mutlaka gidin.

Sakinlik arıyorsanız Akbük, aksiyon arıyorsanız Altınkum.

Balık yemek için Kazıklı koyu (Yazın fiyatlar nedir bilmiyorum).

Mezeler ve sohbet için Altınkum’da Paşa restaurant.

Çay içip hamburger yiyecekseniz, Belediye’nin tesisleri sahilde (Bira da var).

Çarşamba günü,  merkezde güzel bir pazar kuruluyor.

Sevgiler…