Halfeti (Şanlıurfa)

Fırat nehri, Gaziantep ile Şanlıurfa illerinin sınırını oluşturuyor. Zeugma’dan ayrılıp yola devam edince, önce solumuzda Birecik barajının su bendini görüyoruz. Bendin ardında büyük bir kısmı sular altında kalan Eski Halfeti ve köyleri var. Yolculuğun büyük kısmı, çorak arazilerin içinde binbir emekle oluşturulmuş, fıstıklık ve zeytinlikler arasında geçiyor. Ağaçları ekmek için kayaların içine büyük kırıcılar ile delik açıp, toprak dolduruyorlar ve buralara fidanları ekiyorlar.

Halfeti, suyun kenarında ve buraya dik bir yoldan döne döne inmeniz gerekiyor. Aşağıda otoparklar var. Araç park etmek en azından bu mevsimde sorun değil. Aracı park ettikten sonra, tekne turu ile batık köyleri ve Rumkale’yi kapsayan yaklaşık 2 saatlik bir gezi yapmanız şart. Tekneler 50-100 kişi alacak, büyük tekneler ve en az 20 kişi ile kalkıyorlar. Ama kalabalıktan hoşlanmam diyorsanız özel tekne de kiralayabilirsiniz. Geri dönüşte, dubalar üzerinde bulunan lokantalar, kebap ve balık ağırlıklı menüleri ile hizmete hazırlar. Bu menüler size hitap etmiyorsa, gözleme türleri servis eden küçük işletmelerde var. Halfeti’nin meşhur siyah gülünü de görme şansımız oldu. Ama daha tam açmasına 2 hafta olduğu için koklayamadık.

 

 

 

Halfeti’ye tepeden bakış.

 

 

 

 

Gündüz.

 

Gece.

 

Gece takipçim, Karavandan çıkınca peşime takıldı. Halfeti’yi dolaştık, sonra karavana kadar bana eşlik etti.

 

 

Sarı ışığn altında, suyun içinde yosun parçası gibi duran nesne, Şabut balığı.

 

 

 

Gece ve Gündüz fotoğrafı arasında büyük bir fark var. (Gece ve Gündüz olması dışında)

 

 

 

Tekne turuna çıktık.

 

Pafi’den; karavanla dolaştığımız yetmiyor, bir de tekne turu çıktı bakışı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rum Kale, Halfeti’den kalkan tekneler buraya yanaşmıyor. Daha yakından görmek istiyorsanız, Gaziantep tarafından gitmeniz gerekli.

 

 

 

Savaşan Köyü.

 

Herkes batık camiyi çekme telaşında

 

 

 

 

Çay ve ihtiyaç molası.

 

 

 

 

 

Söğütlerin altında oturup çay içebilirsiniz. Bindiğimiz tekne burada yarım saat mola verdi.

 

 

 

Savaşan Köyün’den ayrılırken tekneyi martılar uğurluyor.

 

 

 

 

Rumkale’ye veda.

 

 

 

Halfeti’ye dönüş, isteyenler tekneden burada inerek kıyı boyunca 1-1,5 km lik bir yürüyüş ile bütün sahili görebiliyor.

 

 

 

 

 

 

 

Altta mağara, üstte beton duvar, yapının sağı taş, solda biriketten ekleme. Bakalım Halfeti ne yönde ilerleyecek.

 

 

 

 

Bizim olduğumuz zaman daha açmaya başlamamışlardı. Gördüklerimizin en açığı bu. İki tane de gül fidanı aldık, bakalım evde rengini tutturabilecekmiyiz :)

 

 

Doğal dokuyu tamamen bozan, tepedeki aykırı oteli her yerden görmeniz mümkün. Sadece içine girince görmüyorsunuz.

 

Birecik barajının yapımı nedeniyle, sular altında kalacak tarihi yapılar ile ilgili yaşanan tartışmaları hala hatırlıyorum. Ama Halfeti’de gördüğümüz garip 7-8 katlı betonarme oteli, ya da tepelere yapılan beton konaklama tesislerini görünce, insan suyun mu yoksa insanın mı daha çok tahribat yaptığını düşünmeden edemiyor. Sanırım, geleceğe dönük plan yapamıyor oluşumuz en büyük sorunumuz.

Sevgiler…