Kaş-Kalkan-Kekova (Antalya)

Yazının başlığı Kaş-Kalkan ama önce Kalkan’a uğradık. 1988 yılında otostopla dolaşırken Kalkan’da pek sıcak karşılanmamıştık. Bu yüzden yıllardır yanından geçmemize rağmen çeşitli bahanelerle hep transit geçtiğim Kalkan’a bu sefer girdik, hatta 1 gecede konakladık :) O yıllarda avuç içi kadar olan Kalkan şimdi bütün tepeleri kaplamış. Tabi kış olması nedeniyle, sokakların keyfini sürmek, etrafı gezmek bize kaldı. Yazın nasıl olur bilemem ama yeme içme yerleri, denize girilecek harika plajlar ve tekne turları var (fiyat sormayın bilmiyorum). Kalkan ile olan küslüğümü bitirdim.

 

Kalkan’a tepeden bakış.

 

 

Bir yağmur…

 

Bir güneş…

 

Pafi ile iskele denetimi. Ama zemin pek güven vermediği için kafayı eğdi ne işimiz var burada der gibi bana bakıyor.

 

 

 

Güzel bir yürüyüş yolu, ama taş düşebilir uyarıları var. Pek oyalanmadan tempolu yürümek lazım.

 

 

 

 

Pijamayı giydik ama yine de etrafı kolaçan etmekten geri kalmıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

Kaş’ın kaşını gözünü dağıtmışlar. Yarım ada inşaattan geçilmiyor. Hafriyat ve çimento kamyonları vızır vızır işliyor. Daha önceki senelerde kışın geldiğimizde bu kadar kalabalık görmemiştik. Tabi yazın yoğunluğuyla kıyaslanamaz. Hepsi olmasa da meydandaki mekanların çoğu açık. Bütün Türkiye’yi vuran soğuk dalgası burayı da etkiledi. Kaş’a kar düşmesede, tepelerde kar tutan yerler vardı, bize de soğuğu vurdu :) Cuma günü Kaş pazarı. Pandemi de kalabalık yerlere gitmek istemiyorsanız ve pişirme imkanınızda varsa çok güzel taze balık bulabileceğiniz balıkçılar var.

Kaş liman manzaralı lahit. Gerçi mezar hırsızları içini boşaltmışlar.

 

 

 

 

Kaş meydanı.

 

 

 

 

 

 

 

 

Karavanda gün batımı.

 

Meis solda.

 

Pazar yerinde bulunan Lahit. Önünde de modern çağın güzide buluşlarından plastik boru.

 

Taşlar ıslanınca kayganlaşıyor diye yüzeylerini tırtıklı hale getirmişler. Görsel olarak güzel olmuş.

 

 

Anfi Tiyatro.

 

Yoga ekibi bundan daha güzel bir sahne bulamazdı herhalde.

 

Sağdaki arkadaşın biraz denge sorunu var sanki.

 

Soldaki karavan bizim. Kışın böyle manzaralı yerler bulmak nispeten kolay ama yazın burada karavan ile konaklamak yasak.

 

Anfi Tiyatronun tepesindeki manzara. Meis önümüzde.

 

Tepeden sola bakınca Kaş görünüyor.

 

Sağa bakınca marina görünüyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Komşu karavancı gözlem altında.

 

Kaş’a veda.

Kaş’tan sonra Kekova’ya (Üçağız) uğradık. İn cin top oynuyor. Ama Üçağız yolunu açmayı unutmuşlar. 6-7 km karda, buzda araç sürmek zorunda kaldık. Antik kenti gezmek isterseniz küçük tekneler var. Biz daha önce hem tekneyle, hem de seakayak ile gezdiğimiz için tekne turu almadık.

Tarihi yerleri gezmek, sokakları arşınlamak için bu mevsim en güzel mevsim.

Kekova’ya (Üçağız) giderken karlı yolları aştıkda geldik.

 

Kaş’ta güneşli sıcak bir havadan sonra tam bir şok oldu.

 

Yolun girişinde bir uyarı yok. Karla karşılaştığınızda da artık çok geç manevra yapacak yerler geride kalmış oluyor. 6-7 km karda yolculuk yaptık.

 

Üçağız da hava neredeyse denize girilecek gibi.

 

 

 

 

 

 

Arka taraf koyun sonu, tekne çekek yeri olmuş. Eskiden geldiğimizde seakayak turu buradan başlıyordu ve kimseler yoktu.

 

Doğayla ve tarihle uyumlu bir yapı örneği daha :)

 

 

 

Arşimet bir kaldıraçla dünyayı yerinden oynatacağını yaklaşık 2200 sene önce söylemiş. Ama bu olaydan haberi olmayan çalışkan kardeşlerimiz, lahitin içine bakmak için kapağı kaldırmak yerine balyozla delik açmayı uygun bulmuşlar. Bize de bu bu çabayı gösteren zatları hayırla anmak düşüyor.

 

 

 

 

Farkında değilmişim gibi çek kanka :)

 

 

 

 

 

 

Sonunda balyozla girişmek yerine kapağı yana kaydırmayı akıl eden birini gördüm.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Lahitin içinden gün batımı. Kırık lahitlerinde böyle bir yararı var.

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevgiler…