Köyceğiz, Sultaniye Kaplıcası, Ekincik Koyu (Muğla)

Köyceğiz

Köyceğiz otostop ile gezerken, kısa süreli uğradığım ve beni aracına alan kişinin, bana yarım tavuk ile pilav (pilav tam) ısmarlaması nedeniyle bende çok güzel hatıraları olan bir yer :) Daha sonraki yıllarda deniz merakının, bizi tatlı su kenarlarından uzak tutmasına rağmen, bu sefer Köyceğiz’i ve gölü, karavanımızın gidebildiği her noktasına giderek tanımak istiyoruz. İlk önce, kordon boyunda küçük bir cepte kendimize bir yer buluyoruz. Göl manzaralı, önümüz çim, arkamızda koca okaliptuslar. Bisiklet ve yürüyüş için 2-2,5 km uzunluğunda bir parkur. Bir karavancı daha ne ister ki ? Burada da gelenek bozulmadı, önce 2 gün yağmur yedik :) sonrasında hava açtı ve bize muhteşem manzaralar sundu. Geldikten 3-4 gün sonra, Türkiye Kano ve Kayak Milli Takım seçmelerini, karavanımızın penceresinden izleme şansımız oldu. Farklı takımlardan bir çok sporcunun kürek seslerine ve heyecanlarına ortak olduk. Uzun yürüyüşler yaptık (yine). Pazartesi kurulan, çok güzel bir pazarları var. Bu pazarda yeni otlarla tanıştık, kuzu göbeği mantarı yedik (tadı çok güzeldi). Birkaç otel dışında çok katlı yapılar yok, sokaklarını dolaşmak keyifliydi. Bunca zamandır ilk defa suyu nereden alacağız diye düşünmedik 100 metrede bir sokak çeşmesi var, suyun bu kadar bol olduğu başka bir yer görmedik. Her ayın son pazarı çok büyük bir ikinci el pazarı kuruluyormuş (biz son pazara denk gelemedik :) ). Yeni dostlar edindik. Köyceğiz sunum severler adlı bir grupla tanıştık ve onlara karavanda geçen iki yılımızı anlatan kısa bir sunum yaptık. Onlarda bizi sabırla dinleme inceliğini gösterdiler, hepsine çok teşekkür ediyoruz.

 

Karavanımız ve bahçemiz.

 

Köyceğiz kordon, yürü yürüyebildiğin kadar.

 

Tepelerde kar var. Bazen soğuğu aşağılara kadar iniyor ama yinede hava çok güzel.

 

Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma bu evleri, Köyceğiz’in ara sokaklarında hala görmek mümkün. Yapım yılları 1930-1960 arası.

 

İlk yapıldığı yıllarda balkonda oturup gölü seyretmek vardı :)

 

Bu eve pembe bir cumba, madalyalık estetik anlayışı :(

 

Kahvaltı hazırlığı. Mandalinalar cevizden biraz hallice olunca 2 bardak su için bayağı uğraş verdim.

 

Mutlu son :)

 

Hep gezmiyoruz, halımızı yeniledik. Duvaaaardan duvaraaaa :)

 

Birazda gölün keyfini çıkarmak lazım

 

Kayağı indirdik ama, keyif kısmını bir arkadaşımız yaptı.

 

Köyceğiz’de de kural bozulmadı yine bir köpeğimiz oldu.

 

Neresi aşağısı, neresi yukarısı.

 

Ördek turu.

 

Karavanın kapısından

 

Günbatımı.

 

 

Türkiye Kürek Federasyonu Kano ve Kayak Milli Takım Seçmeleri

 

Açıktaki kayaklar yarışıyor. Kıyıya yakın olanlar ise başlangıç noktasına doğru yol alıyor.

 

Devrilmeden binmekte inmekte yetenek istiyor.

 

Açıktaki çiftli kürek çekenler kayak elemeleri için yarışıyor. Kıyıda dizinin üstünde kürek çeken ise kano elemelerine hazırlanıyor.

 

 

 

Kuzu göbeği mantarı.

 

İçini kesince tepe noktasına kadar içi boş. Yine de benim tarifime göre gidip toplamayın bir bilene sorun.

 

 

Az sonra :)

 

Mutlu son.

 

Yol hazırlığı, suyumuzu doldurduk.

Köyceğiz’de sürekli yaşayanlar nemden ve eğer rüzgar esmezse oluşan hava kirliliğinden biraz şikayetçi. Bunun dışında bizim çok keyif aldığımız yerlerden birisi oldu.

Köyceğiz’den sonra, göl kıyısında yaklaşık 25 km uzaklıkta Sultaniye kaplıcalarını ziyaret ettik. Gece kaplıca sefası yaptık, dışarısı soğuk olmasına rağmen, açık havada kaplıca keyfi çok hoştu.

 

Sultaniye kaplıcaları, sabah erken kaplıcanın keyfini bir kedi ile paylaşıyoruz. O dışarda ben içerde.

 

 

Kahvaltıda bu sefer sarı ot var. Pek sevmedim.

Kaplıcanın ardından, Ekincik Koyu’na giderek deniz hasretimizi giderdik. Ekincik Koyu çok güzel bir koy ama kış için fazla sakin. Yinede seakayak ile 5-6 km kürek çekerek koyu tam tur attım. Bu turun en güzel tarafı, suya düşmüş bir kara kaplumbağasını bulmak oldu. Hala hayatta olan bu deniz sevdalısı arkadaşı yanıma alarak karaya çıkardım.

 

Ekincik koyu. Balık için aldığım kepçede bir tosbağa :)

 

Yolcumla birlikte kıyıya yanaşıyorum.

 

Sudan çıkıp birazda ısınınca çok hareketlendi. Tekrar düşmesin diye iyice sarmam gerekti.

 

Akşama mücver var.

 

Ekincik dönüşü tepelerde kuzu göbeği mantarı aradık ama sadece 1 tane bulabildik :) Baharı karşılayan yeni uyanmış yılan gördük, bir kaplumbağa partisine denk deldik (partide bir dişi ve dört erkek vardı :) ). Dalyan’a feribotla geçtik. Feribot dediysek üç araç alan saldan biraz hallice bir tekne, geçtiğimiz yerde 50 metre ama iyi ki var. Yoksa Dalyan’a gitmek için 70 km yol yapmamız gerekecekti.

 

İlk defa böyle bir tabela gördüm.

 

 

Tabelanın neden konduğu belli oldu :)

 

Bulduğumuz tek Kuzu Göbeği mantarı.

 

 

Anemon

 

 

 

Mantar ararken karavana tepeden bakış.

Özetle, Köyceğiz gölü’nü ve çevresini sevdik. Yazın ne olur bilemiyoruz ama en azından uğrayıp, sahilde bir şeyler içebilirsiniz (sahil şart değil iç kısımlarda da çok hoş mekanlar var). Ayın son pazarına denk gelirseniz şu meşhur pazara bir uğrayın. Eğer güzelse ses çıkarmayın, kötüyse mesaj atabilirsiniz :)

Sevgiler…