Etiket arşivi: karavanla yolculuk

Efes-Selçuk, (İzmir)

Efes

Efes’i Ortaokul 1. sınıfta ziyaret etmiştim, üzerinden biraz zaman geçmiş :) Kocaman ve boş bir park yeri 7-8 tur otobüsü dışında kimseler yok. Bir gurup yerli turist geri kalan guruplar, Uzak Doğulu.  Avrupalı turistler Efes’e artık uğramıyorlar. Hava serin olduğu için alttaki ana girişten girerek, yukarıya doğru yavaş yavaş tırmanıyoruz. Geniş yollar, Hamamlar, Kütüphane, Tapınak, Tiyatro. Binlerce yıl önce ruh ve bedenin ihtiyaçları bu kadar incelikle düşünülüp karşılanmaya çalışılmış. Ne zaman bunların gereksiz olduğuna karar verdik de, böyle hilkat garibesi şehirlerde yaşamaya başladık bilemiyorum.

Yolun sonu Efes

 

 

 

 

 

 

 

 

Efes Celcus Kütüphanesi’nin iç kısmı

 

 

 

 

 

 

Celsus Kütüphanesi

 

 

 

 

 

Birazdan arenaya çıkacak sanki

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu levhanın tarihin ilk reklam tabelası olduğu söyleniyor. Ayak izi,  Aşk Evinde çalışan meşhur emekçi bir bacımızın ayak iziymiş. Ayaktan hoşlanmayanlar için de,  yüzünün resmini çizmişler ama resim pek ümit vadetmiyor. Yine de şansını denemek isteyenler için,  Kalp işareti ve diğer çizimler  aşk arayan ve parası olan arkadaşlara yer tarif ediyormuş.

 

İlk yapıldığında sanatsal faaliyetlere, tiyatro lara sahne olan bu yapı,  ilerleyen zamanlarda ve  medeniyetin gelişmesi ile Gladyatör ve Yabani hayvan dövüşleri yapılmaya başlamış.

 

 

 

 

 

 

 

 

Efes mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir alan ama, burayı gördükten sonra Selçuk’ta bulunan müzeye de gitmek gerek. Açık alanda sergilenmesi zor olan ve Yurt dışına çıkarılmaktan kurtulan bazı heykeller Selçuk’ta bulunan Efes Müze’sinde. Selçuk’ta ayrıca ziyaret etmeniz gereken yerler; İç Kale, Saint Jean (Aziz Yuhanna) Kilisesi, Saint John Kilisesi (İncil yazarı), Bizans Su Kemerleri, İsa Bey Cami ve Kent belleği Müzesi görülmesi gereken yerlerden.

St.Jean Kilisesi’nin bulunduğu tepenin girişi.

 

St.Jean Kilisesi ve arkada  Selçuklu kalesi

 

 

 

St.Jean Kilisesi

 

 

Vaftizhane

 

 

 

Ayasuluk İç Kalesi Cami

 

 

 

İsa Bey Cami

 

 

İsa Bey Cami avlusu

 

Cami avlusunun içinde Osmanlı dönemine ait olduğu söylenen mezar taşları var. Ama hangi mezarlıktan geldiği ile ilgili bir bilgi yok.

 

 

 

 

Efes Müzesi

 

 

 

Bu işlemeler bir lahite ait değil. Bir kapı üstü veya bir koltuk süsü olduğu düşünülüyor. Boyut sizi yanıltmasın bir portakal kasasından biraz hallice.

 

 

Sokrates hep sakallımıydı, yoksa heykel yapılırken mi uzadı bilinmez ama yakışmış :)

 

Tanrıça heykeli

 

 

Kafanın çapı 70-80 cm heykelin orjinali nasıl dı bilinmez

 

 

 

Güzel Artemis Heykeli

 

Büyük Artemis Heykeli (Hem büyük hem de güzel)

Selçuk’ta, Su Kemerlerinin ve İstasyonun kesiştiği noktada bulunan Mehmet Aksoy’un Kurtuluş Yolu Anıtı’nı mutlaka ziyaret edin. Mehmet Aksoy bu anıtı yaparken, 26 Ağustos saat 12:30 da Büyük Taarruz’un kaderinin belli olduğu anı eserine yansıtmak istemiş. Bu an geldiğinde, Anıt’ın gölgesi yerde Atatürk’ün Siluetinin ortaya çıkmasını sağlayacak şekilde yontulmuş. Belki Selçuk geziniz 26 Ağustos tarihine denk gelmez ama yine de Anıtı görün.

Mehmet Aksoy’un Kurtuluş Yolu Anıtı

 

 

Su kemerleri, sağ köşede geride görünen bina Kent Belleği Müzesi

 

Kent Belleği Müzesi’nin içinden

 

Uğur Mumcu Anısına Yapılan Heykel

Şehirde arabayı park edip, dolmuşlar ile (sabah 07:00 de başlıyorlar) Şirince’yi ziyaret edebilirsiniz. Trafik stresine ve park edecek yer aramaya gerek yok. Selçuk’ta Belediye Balıkhanesinin yanında bulunan Balık pişiricisi, İstanbul’da zor bulacağınız kalitede, uygun fiyat ve güler yüz ile balık servisi yapıyor.

Selçuk ve Balık biraz insana garip gelse de, bu bölgenin bu kadar gelişmesinin asıl nedeni, Liman kenti olması. Zaman içinde Küçük Menderes nehrinin taşıdığı alüvyonlar limanı doldurduğu için şehir yaklaşık 7-8 km denizden uzakta kalmış durumda. Yine de balık yemek için iyi bir nokta :)

Sevgiler…..

Bademler-Çeşmealtı-Urla, (İzmir)

Urla

 

Gündüz dolaşalım, akşam fotoğraflara bakar yazısını da yazarız derken, birikti de birikti.

Önce Bademler Köyü; eskiden kendi halinde tarım ile geçinen bir köymüş. Her güzel yerin başına gelen, bu köyün başına da gelmiş ve bizim gibi büyük şehir göçebeleri burayı da basmış. Yani artık burası kendi halinde bir köy değil :(

Yine de Bademler’in kendine has bazı özellikleri hala duruyor. Türkiye’nin ilk Köy Tiyatrosuna sahipler. Tiyatro grubu 1930 lu yıllar’dan beri faaliyetini sürdürmekte. Ayrıca, Köyde bir kütüphane ve oyuncak müzesi de var. Köyün asıl sakinleri Tahtacı Alevileri, yakın bir zamanda tahta işleme gelenekleri ve yerel yemeklerin sunulacağı ve bunlarla ilgili kursların verileceği, doğal yaşam köyü de faaliyete geçecek. Pazar günleri Bademler’e gelerek, küçük bir sokakta kurulan pazardan alışveriş yapabilir, otlu gözlemeler veya köfte ile karnınızı doyurabilirsiniz.

Seçim zamanı, önce yemek mi yoksa kültür turu mu :)

 

Kütüphane

 

Tiyatro binası, 1960’lı yıllarda İmece usulü ile yapılmış.

 

 

Korumalar eşiliğinde Köy turu

 

Pazar girişi. Sol tarafta üzerinde şekiller olan bina, Oyuncak Müzesi (Oyuncak müzesi bir müddettir kapalıymış bakım ve onarım istiyor).

 

Umut dünyası, birisi köfte atsın diye bekliyorlar.

 

Anemone …….. ( Manisa lalesi veya Güllale ? )

 

Urla’da ise Deniz kıyısında güzel bir kumsalda kaldık. Tam karşımızda Karantina Adası. İsmi pek hoş olmasa da güzel bir ada. Birkaç yıl öncesine kadar Devlet hastanesinin faaliyette olduğu bu yer, şimdiler de Afet Koordinasyon merkezine devredildiği için giriş ve çıkış yasak. Urla İskele bir çok balık lokantasına sahip. Ayrıca sabah 11:00’de balık mezadına katılıp, taze çıkan balıklardan alarak, bu lokantaların bazılarında pişirtme imkanınızda var. Mezat’ta gaza gelip yüksek fiyatlar ödemeyin :)

Urla Kum Denizi Plajı

 

Karantina Adası

 

Kum Denizi plajının Kumsalı

 

Şu Palmiyeleri dikmeseler ne iyi olacak. Yokmu bizim kendi bitkimiz ağacımız.

 

 

Mezat 11:00 de başlıyor. Geç kalmayın

 

 

Urla iskelede Mustafa Vehbi Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma  Merkezi ’ne de mutlaka bir uğrayın, antik gemilerin ve farklı deniz araçlarının Rekonstrüksiyon ve Canlandırılması Projesi kapsamında çalışma yapan ve yaptıkları deniz araçları ile sefer’e çıkan bir grup insanın özverili işlerini görmek ilginç bir tecrübe.

Ankara Üniversitesi Mustafa V. Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi

 

Antik Deniz araçlarının örneklerinin eski tekniklere bağlı kalarak, yeniden canlandırıldığı bir merkez

 

 

 

 

Kybele gemisi. Bu tekne ile 25 kişilik mürettebat,  2009 yılında Marsilya’ya kadar yelken ve kürek ile bir sefer gerçekleştirmişler. (www.360derece.info sayfasından detaylara ulaşılabilir)

 

 

 

 

 

 

 

Kızakta,  yeni bir tekne çalışması

 

 

Urla’da ayrıca Sanat sokağını ziyaret edebilirsiniz. Sokak turunuzdan sonra öğle yemeğinizi mutlaka Şafak Lokantasında yiyin. 50 yıldan uzun süredir faaliyette olan bu lokantada çok lezzetli ot ve et yemekleri yemek mümkün. Şevketi bostan çok iyiydi :). Urla iskelede pazar günleri güzel bir pazar da kuruluyor, eğer zamanınız varsa uğramadan geçmeyin.

Anaksagoras; Doğabilimlerinin Urla’lı ustası.

 

Usta’nın başına gelenlerin özeti.

 

Sanat sokağı

 

Sokağın sincabı

 

 

 

 

Kitap 5 TL. Kedi bedava

 

 

Patisserie  biraz garip duruyor, özellikle karşısında odun fırını olunca :)

 

Güzel enginar vardı

 

Urla meydan

 

 

 

Şafak lokantası

 

Urla iskele pazarı

 

İstanbul’da ulaşamadığımız bir çok sebzeyi görmek mümkün

 

 

Bu arkadaşı daha sonra Çeşmealtı pazarında da gördük ve Enginar aldık.

 

 

Çeşmealtı; Urla’ya 5-6 km mesafede güzel bir yerleşim. Daha sakin ama çok keyifli bir yer. Uzun yürüyüşler yapmanız, kıyıda bir şeyler yeyip içmeniz mümkün. Gece kıyıdan kalamar tutma ihtimali de var. Daha ne olsun :)

Çeşmealtı. Neden Çeşmealtı bilmiyorum, bir tane çeşme bulamadık

 

 

600 yıllık Zeytin Ağacı

 

 

Karavan’ın penceresinden

 

 

300-400 gr var.  Bir porsiyon çıktı 2. porsiyon için çalışmaya devam.

 

Bademler Köyünde gözleme ile kahvaltı, Urla’da Şafak Lokantasında öğle yemeği, ardından Urla iskelede veya Çeşmealtın’da akşamı sonlandırabilirsiniz. Çeşmealtı’nda kıyıda ki yürüyüş yolu gidiş dönüş 6.000 adım ediyor, iki tur attınız mı iç rahatlığıyla uyuyabilirsiniz.

Aracınız yoksa İzmir’den bu yerlerin hepsine toplu ulaşım araçları ile ulaşmanız mümkün, illa karavanınız olması gerekmiyor :)

 

Sevgiler…..

 

 

Barbaros Köyü, (İzmir)

Barbaros Köyü

Barbaros Köyü denizden uzak olması nedeniyle ilgimizi çekmemişti. Ama İzmir’li arkadaşlarımızın rehberliğinde bu güzel köyü görme şansımız oldu.

Köy bütün imkansızlıklarına rağmen, yıllarca geçimini tarımdan sağlayan, denizden uzak, tepelerin arasında ufak bir yerleşim. Tarım için yeterli suyun olmamasını,  bütün çevreye yayılmış yüzlerce kuyu ile (400 civarında olduğu tahmin ediliyor) çözmüşler. Kazdıkları kuyularda biriktirdikleri suları kullanarak yıllarca tarımsal faaliyetlerde kullanmışlar.

Hoşbulduk

 

Bu mevkinin adı;  Koca Taşlar Kuyuları

 

Yaklaşık 400 adet olduğu söyleniyor. Birisi sayarsa sayısını söylesin.  Kesin rakam verelim, ben saymam.

 

 

 

 

 

 

Köy kahvesinin içi. Yemek yemeniz de mümkün, börekler, zeytinyağlı otlar vs.

 

Tütün ekimine kota getirilmesi ve ayrıca  bir çok gencin daha kolay para kazanmak için köyden ayrılması ile,  tarım arazileri kaderine terk edilmiş. Köylüler bu duruma dikkat çekmek ve Köyün ekonomisini canlandırmak için,  korkulukları süsleyerek bir festival düzenlemişler (bu arada korkuluklara Oyuk deniyor). Mayıs sonu veya Haziran ayının ilk haftası,  Oyuk Festivali düzenleniyor. Kesin tarihi öğrenip,  festival zamanı bir ziyaret yapmakta yarar var.

Korkulukların üzerinde farklı yazılar var. Acaba bunda ne yazıyor diye merakla yaklaşmak ayrı bir keyif

 

Kış nedeniyle korkuluk miktarı biraz az.  Festival zamanı çeşitler artıyormuş.

 

 

 

 

 

 

Köy ziyaretinde yemek düşünmenize gerek yok. Kapının üstünde, Çat Kapı yazısını gördüğünüz evlerden birine girerek, evde o an pişen yemekleri küçük bir ücret karşılığı yiyebilirsiniz.

Çatkapı evleri asıl yaz sezonunda faaliyette.  Kışın  lokanta vari yerlerde bu tabelaları görmek mümkün.

 

 

Ayrıca Köyün girişinde bulunan Emek Kültür ve Sanat Evi’ni de ziyaret etmenizi öneririz. Burada, Batuhan Bozkurt değerli taşlardan sanat eserleri üretiyor. Farklı renklerdeki taşları önce balyozla kırıyor, daha sonra da havanda kum taneleri haline getirerek, bu malzeme ile tablolar yapıyor. Ellerinizle dokunmaya izin verilen bu tabloları görmek ve Batuhan Bey le sohbet etmek te günümüzü renklendiren anlardan birisiydi.

 

 

Batuhan Bey bize Ud ile ufak bir konser de verdi.

 

 

 

 

 

İğnelerin ucunda dengede duran objeler var heryerde.

 

 

 

Batuhan Bey,  gelen ziyaretçilere değerli taşlardan küçük parçalar hediye ediyor.  Bunun kendisine de gelenlere de uğur getirdiğine inanıyor.  bu da benim Ametis’im.

 

Sevgiler….

Foça, Eski olan (İzmir)

Foça

Foça, hep aklımda rüzgarlı bir yer olarak kalmıştı. Ama daha önce gördüklerimiz esintiymiş :) Yazın sahilde görüp, keşke biz de burada kalabilsek dediğimiz nokta da değil durmak, rüzgara karşı nefes almak bile zor. Yine de kararlıyız. Foça’yı rüzgarlı da olsa gezeceğiz. Sokak arasında rüzgar almayan, biraz uzaktan da olsa denizi gören bir yere yerleştik. Rüzgar almıyor ama, güneş alıyor. Kışın enerji sorunu yaşamamak için konum çok önemli. Ufacık bir gölge, bütün enerji hesaplarınızı bozabilir.

Foça’da ilgimizi çeken şeylerden biri; Engelli insanlar için ürettikleri çözümler. Parke taşlı yollarda, tekerlekli sandalyeler rahat hareket etsin diye koridorlar oluşturmuşlar, ayrıca yağmur sularının aktığı arkların üzerine de aralıklarla demir plakalar koyarak geçiş noktaları yapmışlar.

Çıktık yürüyoruz, rüzgar fırtına. Yazın önünde kuyruk olan dondurmacı da şimdi kimseler yok. Hemen iki top dondurma aldık, arkamızı rüzgara döndük oh keyfe bak :) Dondurma, rüzgar derken biraz üşüdük nedense, doğru karavana.

Güneşe bakmayın hava buz gibi. Tek müşteri de biziz

 

Haftasonu.  Herkes kuyrukta

 

Yeni bir şehirde 2 günden fazla kalınca,  artık orası yeni olmuyor. Özellikle, kışın etrafta fazla insan olmadığı için siz insanları, insanlar da sizi tanımaya başlıyor. Üçüncü gün sıcak ekmek nereden alınır, kimin çayı daha iyi, pazar nereye kuruluyor öğreniyorsunuz.

Dolaşırken, sokakları süpüren bir çöp arabasının sesinden korkan 2 köpek, kaçarken oynadıkları kemiklerini düşürdüler. Arabayı kullanan arkadaş, köpeklerin gelip kemiklerini almasını bekledi, sonra temizliğe devam etti. Hayvanlara bu kadar sıcak yaklaşan bir yer görmemiştik. Bu sıcaklık yukarıdan bile fark ediliyor ki,  3 Tepeli Pelikan balıkçıların kayıklarının yanına yerleşmiş. Ağdan çıkan satılmayacak balıklar pelikanlara :)

Tepeli Pelikan

 

Türkiye’de üç tür pelikan görme şansınız var. Ak pelikan, Tepeli pelikan ve Küçük pelikan (küçük pelikan seyrek görülen raslantısal bir tür)

 

Kanat açıklığı 3 metreye yakın bir kuş

 

 

 

Yediği balıkları sindiriyor

 

Bu ne yemiş bilmiyorum

 

 

Kedi değil kaptan sanki

 

Foça’da yapılacaklar;

Sahilde uzun yürüyüşler. Tekne ile kısa veya uzun tur. İngiliz Burnu’nda deniz sefası (yazın). Nazmi Usta’dan dondurma, her gün birer top alarak bütün çeşitleri denedik :) Taze balık yiyebileceğiniz çok fazla seçenek var. Hatta , balığı kendiniz alıp pişirtebileceğiniz yerler de var. Sıcak boyoz ve gevrek, her saat bulunuyor. Tepede 3 Yel değirmeninin restorasyonu yapılıyor. Çıkıp bakabilirsiniz (biz çıkmadık). Kale etrafında atacağınız tur, yeni lezzetler denemeniz için, midenizde ve vicdanınızda yer açacaktır.

Karataş’a ayak basarsanız,  Foça’dan ayrılamıyormuşsunuz ama bizde tutmadı :)

 

Belki de çıplak ayak  basmak gerekiyordur. Yazın gelenler denesin

 

Yel değirmenleri

 

 

Sol taraf Herodot devri kent duvarı. Sağdaki de bu devrin duvarı

 

 

Panjur rengi biraz iddialı ama yine de güzel bir restorasyon olmuş.

 

Kaçacak mı üstüme mi atlayacak belli değil ne pis bakmış

 

 

Birçok bina yeniden hayat bulmuş

 

 

Sfenks

 

Restorasyon için sıralarını bekleyen evler

 

 

 

 

Ücretsiz şarj istasyonu, güneşli havalar için

 

Güzel bir uygulama, siz de okumadığınız kitapları getirin

 

Balıkçı heykeli

 

 

Gördüğüm en temiz kokan balık pazarıydı

 

 

Kalenin etrafında bir tur

 

 

 

 

 

Kale Burnu

 

İngiliz Burnu’nun ucunda ki Dalyan

 

Günbatımı

 

Foça’ya İzmir tarafından gelirken 7-8 km önce sağ tarafta,  Anadolu’da bulunan tek Pers Mezarı’nın kalıntılarını da ziyaret edebilirsiniz. Çok büyük bir beklenti içine girmeyin ama, tek olması açısından görmeniz de yarar var.

Pers Kral Mezarı

 

Ön tarafta bulunan Çerçeve iki dünya arasında bulunan kapıyı temsil ediyor (açmaya çalışmayın)

 

Mezarın etrafında sabırlıklar var

 

Sabırlık (Agav) yaklaşık 25 yıllık bir bitki. Olgunlaşınca ortasından 7-8 metre uzunluğunda bir ağaçcık çıkarıyor. Bu ağaçcıkta bulunan tohumları atıyor ve ana gövde görevini tamamlayıp ölüyor.

 

Sevgiler…..

 

Alibey Adası (Cunda- Ayvalık)

Cunda

Osmanlı zamanında, adı Yunda olarak geçiyormuş. Zaman içinde isim Cunda olmuş. Ama nedense Resmi kayıtlarda Alibey Adası olarak geçen bu ismi kimseye söyletmeyi başaramamışlar (Alibey Adasına gittik dediğimizde çoğunluk soran gözlerle bakıyor). Alibey ismi, Kurtuluş savaşı sırasında Yunanlılar’a teslim olmayı kabul etmeyen Yarbay Ali Çetinkaya’ya ithafen verilmiş.

Eskiden sadece tekneyle ulaşılabilen bu Ada’ya,  1964 yılında Dolap Boğazı Mevkii’ne yapılan Türkiyenin ilk Boğaz Köprüsü ile karadan da ulaşmak mümkün hale gelmiş. Ama denizin keyfini çıkarmak isteyenler, Ayvalık’tan kalkan motorlarla adaya ulaşabilirler.

Mevsim kış,  denize girmek mümkün değil. Hava da biraz esiyor. Taş Kahve’de çay içip ısınmak veya biraz atıştırmak iyi gelecektir. Isındıktan sonra Rahmi Koç Müzesini mutlaka ziyaret edin. Eğer ufak bir Tırmanış’ı göze alırsanız, tepede Rahmi Koç Müzesi tarafından restore edilen,  Yel değirmeni’ni ve yanında Agios Yannis Kilisesi’nin Restorasyonu ile oluşturulan Sevim ve Necdet Kent kitaplığını ziyaret edebilirsiniz.

Taş Kahve

 

 

 

Sokaklar bize kalmış

 

Birde kedilere

 

Çok iş var çoook

 

Rahmi Koç Müzesi

 

 

Üst kata çıkarken Rahmi Koç sizi karşılıyor

 

Müze’nin içinden kareler

 

 

Trenler sefere hazır

 

Çocuklarınızı mutlaka getirmeniz gereken bir müze

 

 

 

Savarona’nın maketi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Buhar makinelerı

 

Bunlar da dikiş makineleri

 

 

Eski eczane ekipmanları

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevim ve Necdet Kent kitaplığı

 

 

Kitaplığın içi

 

 

 

 

Kıyıda, Ada ya Türklerin ilk ayak bastığı noktada fotoğraf çekmek ve çeşmeden su içmek te, Ada ziyaretçilerinin rutinleri arasında. Çeşmenin biraz ilerisinde kollarını açmış duran Mevlevi Heykeli ilk başta deniz kıyısında biraz garip dursa da, burada bulunan farklı kültürlere ve Ada ruhuna uygun bir heykel olmuş.

Türkler’in adaya ilk ayak bastığı yer.

 

 

Ayvalık tostu yiyeceklere; Ayvalık tostu bundan 35 sene önce sadece İzmir Tulumu, domates ve güzel bir ekmekle yapılırdı. Yani,  bugün yediğiniz, içinde bir sürü şey olan tost, Ayvalık tostu değil :)

Damla sakızlı peynir bile var. (bana göre biraz iddialı olmuş ama Pınar sevdi)

 

Gümüş Martı (Temiz denizin martısı bile bir başka oluyor)

 

Karavandan akşam manzarası

 

Gece, Alibey’den Ayvalık manzarası

 

 

Kahvaltı keyfi. Taze Nergislerimiz de var.

 

Karavanı çevirdik,  birazdan yola çıkacağız.

 

Sevgiler…

İTALYA NOTLARI

İTALYA NOTLARI

  • İtalya’ya araç ile ulaşmak için iki temel yol var. Tamamen karayolu veya Yunanistan‘ın Igoumenitsa limanından kalkan feribot ile İtalya’ya ulaşmak. Karayolu daha uzun ve yorucu olacağı için, biz feribot ile ulaşımı tercih ettik. İpsala-İgoumenitsa arası 660 km. Feribot biletini önceden almadık, ama yer bulmakta sorun da yaşamadık.
  • Yunanistan’dan çıkarken, kaçak yolcu götürmemeniz için araç iyice aranıyor. İtalya’ya girişte, ufak bir kontrolden geçiyorsunuz o kadar.
  • Venedik’den giriş, Ancona’dan çıkış, toplam 17 şehri ziyaret ettik. 1060 km yol gittik. Bu yolun yaklaşık 180-200 km’si otoyolda geçti.
  • Sadece Venedik’te karavan kamping de kaldık. Bunun dışında RV park olarak tanımlanan su, atık su boşaltma ve bazen de elektrik hizmeti veren karavan parkları, arada da normal açık otoparkları konaklama için kullandık.
  • Adım ölçer’e göre, 25 gün de 345 bin adım atmışız. Bu da 226 km’ye denk geliyor :)
  • Çok dar ara yollara da girmemize rağmen, hiç bir sorun ile karşılaşmadık. Otoyollara girişte ve çıkışta Telepass yazan gişelere girmeyin, bu otomatik gişe demek. Gişelerin hepsinde bariyer var, ödeme yapmadan geçme şansınız yok. Bigletto yazan ve üzerinde para işareti olan gişeleri kullanın. Biletinizi alın yola devam. Çıkışta genellikle görevli var, yoksa da bileti makinaya soktuğunuzda ödeyeceğiniz miktar çıkıyor, onu makinaya atınca bariyer açılıyor. Otomatik makineler bazı paraları kabul etmeyebiliyor, farklı para deneyin.
  • Yakıt, otoyollarda çok pahalı, ayrıca yakıtı kendiniz doldurursanız daha ucuz, pompacı doldurursa %15-18 ekstra para veriyorsunuz.
  • Göbeklerin hiçbirinde ışık yok. Kavşağın içinde araç varsa bekliyorsunuz, daha sonra sıra sizin.
  • Yemek işi tam bir muamma. Take a way (beni uğraştırma al da git) yiyecek harcamalarınızı düşürmenizi sağlayacak bir yol. Bir kahveyi elde içmekle, oturmak arasında 1-3 eur fiyat oynuyor. Gözünüzü kararttınız oturdunuz, menüde coperto yazıyorsa bu etinden et koparacağım anlamına geliyor. Kişi başı hesaba 3-5 eur eklenecek, sonra bozulmayın.
  • Müzeler, kiliseler, saraylar derken, giriş ücretleri çok fazla tutuyor. Dersinizi iyi çalışın önem sırasını belirleyin. Venedik, Floransa gibi bazı büyük şehirlerde birçok müzeyi kapsayan kombine biletler var. Eğer hedeflediğiniz müzeleri kapsıyorsa, kombine bilet almanız işinize yarayacaktır.
  • Bir şehirde uzun kalacaksanız 2-3 gün geçerli, kombine ulaşım bileti alın. Ara duraklarda binmek zorunda kalırsanız ve biletiniz yoksa Tabacchi yazan dükkanlara girin (tekel bayi) buralarda genellikle bilet bulunuyor.
  • Otoparklarda veya yol kenarındaki park alanlarında yerde ne renk çizgi olduğuna dikkat edin. Beyaz dışında renk hayatınıza renk katılacağı ve cezayı yeme ihtimaliniz olduğu anlamına geliyor. Yerler renkliyse yakınlarda makine arayın ve paranızı yatırın.
  • Seyahat bitti dönüşe geçtiniz, feribot biletiniz de var. Biletle kapıya dayanmayın, önce gidip firmadan biletinizi check-in yaptırmanız gerekiyor. Bileti onaylatınca size ineceğiniz limanın yazılı olduğu bir karton veriyorlar, bunu ön cama koyuyorsunuz. Çünkü feribotlar bir kaç farklı limana uğruyor. Yanlış yere yerleşirseniz, bayağı hayır duası alırsınız, ya da yeni bir şehir görürsünüz :)
  • Ayrıca feribotlarda herkes yanında yiyecek içecek getiriyor, boş yere para vermeyin ekmek arası bir şeyler ayarlayın.
  • Korkmayın yola çıktınız mı devamı geliyor :)

sevgiler…..

Konaklama noktaları;

  • Venedik; Venezia kamping
  • Ferrara; halka açık otopark 44,834680 – 011,609593 ücretsiz, yakınında ücretli RV park da var
  • Bologna; halka açık otopark 44,4639419 – 011,4217368 ücretsiz
  • Modena; halka açık otopark 44,645452 – 010,948387 ücretsiz
  • Floransa; RV park. Su, atık su boşaltma yeri var. 43,75176 – 011,24379 15 eur günlük
  • San Miniato; otopark 43,67904 – 10,83822 ücretsiz
  • Lucca; Otopark 43,839350 – 10,488063 ücretsiz, yakınında ücretli RV park da var
  • Pisa; RV park. Su, atık su boşaltma yeri ve elektrik var. 43,72143 – 10,42091 sezon harici elektrik alınmazsa 12 eur sezonda 20 eur a kadar çıkıyormuş.
  • San Gimignano; RV park. Şehre en uzak olan buydu. Ama şehre yakın yerlere de karavan park ettirmiyorlar. Atık boşaltma kısmı dışarıda, istenirse suyu alıp, atığı boşaltıp, ücret vermeden devam edilebilir. 43,451986 – 11,055598 15 eur 24 saat
  • Monteriggioni; Karavan park (sadece park) 43,389067 – 11,226208 3 eur 24 saat
  • Siena; yürüyen merdivenlere 15dk yürüme mesafesinde. Su ve atık su boşaltma yeri var. Tam göbekte gürültülü bir yer, ama konum iyi. 43,31423 – 11,31753 20 eur 24 saat
  • Orvieto; normal otoparkta 6-7 saat park ettik. Karavan park gecelemeye 18 eur isteyince, Todi’ye devam ettik
  • Todi; RV park. Su, atık su boşaltma yeri var. Fünikülerin karşısında 42,78119 – 12,40192 15,4 eur 24 saat
  • Perugia; RV park. Su, atık su boşaltma yeri var, elektrik, tuvalet, duş var. Otomatik makine para iadesi yapmadı. Görevliyi bulup, paramızı kurtarmamız gerekti. Eğer gece çıkış yaparsanız, ücreti tam yatırın. Para üstü alamayabilirsiniz. 43,09923 – 12,38279 18 eur 24 saat
  • Assisi; sadece otopark. Sınırlı alan var, her zaman yer olamayabilir 43,066292 – 12,618473 13 eur 24 saat
  • Gubbio; RV park. Su, atık su boşaltma yeri var, elektrik ayrıca ücretli (almadım fiyatı bilmiyorum) 43,35087 – 12,56544 5 eur 24 saat

Sezon harici gittiğimiz için, normal otoparklarda sorunsuz kalabildik. Sezonda gideceklerin alternatif konaklama noktalarını da listelerine dahil etmeleri yararlarına olabilir.