ylgzn tarafından yazılmış tüm yazılar

2016 yılında kendi karavanımızı yaptık. 2017 yılından itibaren de tam zamanlı olarak karavanda yaşıyoruz. Karavanın yapım aşamalarını ve gezdiğimiz yerleri konuya ilgi duyan insanlarla paylaşmak için yolgezen.net blog sayfasını oluşturduk. Herkesin hayallerine ulaşması dileğiyle. ylgzn

Yeniden yollardayız :)

Yeniden yollardayız :)

Uzun bir aradan sonra tekrar yollardayız. Pandemide seyahat etmek, benimsediğimiz kuralların dışında, garip ve sevmediğimiz bir hal aldı. Yeni yerler görmek ve yeni insanlarla tanışmak artık daha zor.

2021 yılını 1-2 günlük kısa gezilerle evimizden fazla uzaklaşmadan geçirdik.  Baktık bu işin ne zaman biteceği belli değil, bizde yeni normallere uygun bir şekilde tekrar yollara çıktık.

Hızlı bir şekilde başladığımız yolculuğumuzda ilk durağımız Marmaris oldu. 2019 yılbaşını geçirdiğimiz ve oldukça da keyif aldığımız Marmaris, yine yaptı yapacağını ve yağmur, fırtına derken bizi iyice ıslattı. Bu sefer araçtan yaşam akülerine bağlantı yaptığım için, geçen sefer olduğu gibi açık kamp yeri aramak yerine, aracı çalıştırıp aküleri doldurduk. Bu ziyaretin en kötü tarafı, yangının yıkımını yakından görmek oldu. Yemyeşil tepeler kara-kızıl bir renge dönmüş durumda.

Gökova körfezine tepeden bir bakış. Biz manzaraya bakarken,  Pafi’de bu arkadaşla kesişiyor.

 

Bu kadar bakışmadan sonra sıra koklaşmada :)

 

 

Kahvaltı masası denetimi yapılıyor. Ama yemeklerimiz ayrı. Çok sevsek de bazı sınırların olması gerekiyor.

 

 

Marmaris’e tepeden bakış.

 

İçmeler sahili.

 

 

Ardından Köyceğiz’de kısa bir mola verdik. Burası insana huzur veren bir yer. Göl kıyısında keyifli yürüyüş yolları var veya isterseniz bir şeyler yiyip içebileceğiniz farklı mekanlara sahip. Köyceğiz’e giderseniz pazartesi günleri yerel ürünlerin satıldığı pazar yerine uğramayı da ihmal etmeyin.

 

 

Köyceğiz gölü. Kürekçiler antrenman yapıyor.

Dalyan’a bir uğramadan geçmekte olmazdı tabi ki. Bu ziyaretimizde İztuzu’na yada Kral Mezarlarına gitmedik ama nehir kıyısında keyifli yürüyüşler yapıp, yeterince hasret giderme şansımız oldu.

Dalyan’dan sonra Göcek’de 2 günlük bir mola verdik. Dalyan da yağmur nedeniyle uğrayamadığımız pazara burada gittik. İşin komik tarafı Dalyan ve Göcek’de ki pazarcıların neredeyse hepsi aynı insanlar. Ama Göcek biraz daha pahalı :)

 

Dalyan

 

Karavanda yer yok sanki, tepeme çıktı sonunda :)

 

İş bankası’nın en önemli müşterisi. Ben bu kadar güzel hizmet almıyorum, kıskanmadım dersem yalan olur :)

 

 

Göcek
Köprüde trafik ışığı var.

 

 

Göcek marina.

 

 

Fethiye de ise; bir merkeze yürü, bir Çalış’a yürü bütün gün taban teptik durduk. Merkeze giderseniz, yat limanının orada Belediyenin işlettiği Down Kafeye mutlaka uğrayıp, down’lu arkadaşların çalıştığı bu yerde güler yüzlü hizmetin tadını çıkarın. Havalar iyice soğumaya ve sabahları buz tutmuş zemine uyanınca,  hadi yola çıkalım dedik ama çıkamadık. Bu kadar soğuk hava bizim 9 yıllık aküyü bitirdi. Önce yaşam akülerinden aracın aküsüne kablo bağlayıp aracın biraz şarj olmasını sağladık, daha sonra sanayiye giderek yeni akü taktırdık.

 

Fethiye, Tepelerde kar var. Gece sular donuyor. Ama gündüz hava harika.

 

Gece hava soğuk olunca, karavanın içinde Pafi’nin gönlünü yapmak zor oluyor. Bu bakış birazdan arıza çıkaracağım bakışı.

 

 

Fethiye’ye birazda uzaktan bakalım dedik.

 

Çalış plajı.
Ördek adası.

 

Pafi oyun derdinde, biz çamaşır.

 

Gezici kahveci. Sanki servis bittikten sonra uçup gidecek gibi duruyor.

 

Uzun zamandır yazmayınca insan ne yazacağını, olayları nasıl toparlayacağını bilemiyor. Birde bu kadar aradan sonra ilk yazının daha önce gidilen yerlerle ilgili olması da işi biraz zorluyor tabi.

Yolculuk sırasında aynı yerlere gitmek, keşfetme duygusunu biraz sekteye uğratsa da, bilinen yerler insana güven veriyor tabi.

Yol boyunca tekrar ziyaret ettiğimiz yerlerdeki dostlarımız haber vermediğimiz için alınmasın, gücenmesin. Pandemi nedeniyle, sarılıp kucaklaşamadıktan, oturup sohbet edemedikten sonra bu işin keyfi olmuyor. Artık bir daha ki sefere.

Sevgiler.

Eskikaraağaç (Karacabey-BURSA)

Uluabat denince herkesin aklına Ağlayan çınarı ile Gölyazı geliyor. Ama Eskikaraağaç bizim için çok hoş bir soluklanma yeri oldu. Gölü görebileceğiniz gözlem kulesi, köyün bulunduğu yarımadayı çevreleyen Leylek yolu (yolda direkler üstünde leylek yuvaları var ama, çoğu daha kullanılmaya başlamamış). veya çay kahve içebileceğiniz mekanları ile uğranması gereken bir yer. (Biz pandemi nedeniyle içmedik. Umarım çay içebileceğimiz güzel günlerde tekrar ziyaret ederiz). Yürümekten hoşlanmayanlar için, küçük teknelerle hızlı bir tur ile gölü ve köyü görmek de mümkün. Akşam yürüyüşlerimizden birinde, leylek yolu üstünde göle yeni gelen binden fazla Ak Pelikanın göle inişine de şahit olduk. Böyle anlar gezmeyi ve karavan yaşamını daha da keyifli hâle getiriyor.

Bir uğrayın :)

 

Drone ile tepeden bakış. Drone fotoğrafları pek kaliteli değil. Ama yine de farklı bir bakış açısı sunuyor.

 

Kuş gözlem kulesinden Eskikaraağaç manzarası.

 

 

 

Eskikaraağaç’tan Gölyazı’ya bakış.

 

 

Pafi’nin yeni arkadaşları.

 

 

 

 

 

Ak pelikan sürüsü gecelemek için göle geliyor.

 

Pafi gündoğumunu izliyor.

 

Gündoğumu.

 

 

 

 

 

 

 

Ördek avcısı Pafi :)

 

Karavanın tekerleğinde Yusufçuk kabuk değiştirdi.

 

 

Ayışığında ördekler.

Sevgiler…

Suuçtu Şelalesi (Mustafakemalpaşa-BURSA)

Bursa-Balıkesir yolunda, Mustafakemalpaşa kavşağından girince, ana yola 20km mesafede bulunan bir tabiat parkı. Yol biraz virajlı ve inişli çıkışlı. Tabiat parkı konaklama için düzenlenmemiş. Günübirlik kullanım için planlanmış bir alan, ama karavan ile seyahat etmenin avantajı burada ortaya çıkıyor. Park edecek bir yer buldukmu, gerisi önemli değil :) Ana kapıdan geçtikten sonra bir kafeterya, ardından piknik alanı ve en üstte de büyükçe bir park alanı var. Biz, park alanına yerleşip ardından şelaleyi gezdik. Sabah erken giderseniz, kimse olmadan daha keyifli gezip görme şansınız oluyor. İlerleyen saatlerde kalabalık artıyor. Kafeterya dışında alışveriş imkanı yok. Piknik yapmayı planlayanlar gerekli malzemeleri almadan gelmesin. Sonra ormandan mantar toplamak zorunda kalmayın :)
Ormanın altında yürüyüş yapmak, şelalenin güzel enerjisini hissetmek için, gidilmesi gereken bir yer.

 

Suuçtu şelalesi yaklaşık 38 metre yükseklikten dökülüyor. Sabah 07:30 da şelalede benden başka kimse yok :)

 

Günün ilerleyen saatlerinde gittikçe kalabalık olmaya başlıyor.

 

 

 

Kim kime destek oluyor belli değil. Ağaç mı kayayı tutuyor, kaya mı ağacı?

 

 

 

Pafi görev başında.

 

Ormanda dolaşmaktan çok keyif aldı, ama hep tetikte etrafı inceliyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sevgiler…

Enerji 2 (Güncelleme)

Karavanı bitirdiğimiz 2016 Ağustos ayından bu yana, özellikle enerji sisteminde bazı değişiklikler yaptık. Bunların bir kısmı mecburiyetten, bir kısmı da kullanım sırasında doğan yeni ihtiyaçlardan oldu.

  • İlk olarak; hafiflik nedeniyle tercih ettiğimiz yarı esnek panellerin, esneyen ve hareket halinde olan bir araçta olmayacağını acı bir şekilde öğrendik. Hareket halinde yüzeye yapıştırdığımız paneller, esnedi ve devreleri zarar görerek, 4 panelin 2’si iptal oldu. Ben de zorunlu olarak standart sert panellere geçtim. Bu işin artıları; daha fazla enerji üretme kapasitemiz oldu (480Watt yerine 630 Watt). Paneller aracın tavanından 3-4 cm yukarıda olduğu için, hem kendileri ısınmadı (paneller ısındıkça verimi düşüyor) hemde aracın tavanı serin kaldı. Sert panelin eksileri ise; araca fazladan 35-36 kg ağırlık yüklendi. Bize ikinci bir masraf çıktı. Panelleri yenilemek 2017 yılında bize ekstradan 2.500 TL ye mal oldu.
  • Aldığımız 30A lik solar şarj regülatörü 500 wattlık bir sisteme göre olduğu için, standart panellere geçince 630 wattlık kapasitemizi değerlendiremez hale geldik. 630 wattlık sistemin üretimini kullanmak için 40A lik yeni bir şarj regülatörü aldık. Bu iş nedeniyle de biraz masraf yapmamıza rağmen, 30A lik regülatör hala kullanılabilir ve satılabilir bir ürün olduğu için, bunda zararımız çok yok.
  • Karavanda neredeyse bütün sistem 12V ile çalışıyor. Bu nedenle invertörü duş yaparken veya bulaşık yıkarken kullanıyoruz. Ama invertörü açıp kapamak için minderleri kaldırıp koltuğun altından invertörün şalterini açmak gerekiyordu. Bu işi her gün yapmasak da kullanımı pek pratik değildi. Bunun için, teknelerde kullanılan su geçirmez bir anahtarı İnvertörün + ucuna bağladım. Normalde invertörün anahtarı hep açık. Ama marin anahtarı devreye sokmadan invertöre akım gitmiyor. Bu sayede minderleri kaldır indir derdinden kurtuldum.
  • Ayrıca, acil durumlarda güneş olmazsa ve dışarıdan 220v ile şarj imkanı da bulamazsak diye, akü ayırıcı akıllı röle ile, aracın aküsü ve karavanın yaşam aküleri arasına bir hat çektim. Bu röle; araç çalıştıktan 10 saniye sonra devreye giriyor. Önce aracın aküsünün voltajını ölçüyor, aracın aküsü doluysa ve karavanın yaşam aküleri boşsa, aradaki devreyi açarak, motor çalışırken yaşam akülerinin dolmasını sağlıyor. Ben, akıllı cihazlara pek güvenmediğim ve benim arkamdan iş çevirmesini istemediğim için, invertörde kullandığım marin anahtarı bu sistemde de kullandım. Eğer ihtiyacım olduğunu düşünürsem anahtarla devreyi açıyorum ve sistem, aküleri ölçüp ona göre doluma başlıyor. Güneş varsa sistemi yolda giderken çalıştırmıyorum. Araçtan yaşam akülerini şarj etmeyi tercih etmememin nedeni, kullandığım solar şarj cihazının jel aküleri daha iyi ve güvenli bir şekilde ihtiyaçlarına göre şarj etmesi. Akü ayırıcı rölelerin ise bu işi daha kaba saba yapması ve jel aküleri biraz hırpalama ihtimallerinin olması.
  • Dometic cfx140 modeli bir buzdolabı kullanıyoruz. Teorikte bu alet karavan ve tekne için planlanmış dar alanlarda çalışması gereken bir alet. Ama bu cihazın planlamasını yapan mühendisler ya karavandan anlamıyorlar, ya da soğutma için cihazın ne kadar havaya ihtiyacı olduğundan haberleri yok. Soğutmayı gerçekleştiren ve taze havaya ihtiyacı olan evaporatör en iç tarafta olduğu için, taze ve serin havaya bir türlü ulaşamıyor. Yeterli soğutmayı sağlayamayan dolap ise, neredeyse günde 20 saat çalışıyor. Standart dolap havalandırma pencereleri de durumu kurtarmayınca. Termostat devresi kurdum ve 3 adet bilgisayar fanı bağladım. 1 tanesi içeriye taze hava basıyor, diğer 2 tanesi ise sıcak havayı dışarı atıyor. Bu sayede buzdolabının sürekli çalışmasını önledim ve enerji tasarrufu sağladım.
  • Güneş panellerinin tavandaki bağlantı konnektörleri sıcaktan deforme oldu. Kabloyu ve konnektörleri yenilemem gerekti. Temassızlık olduğu için yukarıda panel çıkışında 40v ölçtüğüm değerler şarj regülatörüne ancak 31-32v olarak ulaşıyordu.
Tavanın son hali . 4 tane panel 3 heki ve uydu anteni.

 

Paneller 2’li gruplar halinde bağlı.

 

Yeni 40 amperlik şarj regülatörüm. Yanındaki siyah küçük kutu, akülerin tipi, gücü gibi detayları girerek ayarlamalar yapmamı sağlıyor.

 

Sigorta panelinin son durumu. Karavanda köpekli yaşama geçince, sigortaları tel kafesle korumaya aldım :)

 

Sağdaki kırmızı anahtar invertörü dışardan kontrol etmemi sağlıyor. Anahtar takılıp çıkarılıyor. Anahtar olmayan siyah boru şeklindeki parça ise, ikinci anahtarın yuvası. Bu anahtar araç hareket halindeyken yaşam aküleri şarja ihtiyacım olursa kullandığım sistemi devreye alıyor.

 

 

Köy çeşmelerinden su doldururken kullandığım dalgıç pompayı taktığım priz ve üstünde de yeni eklediğim anahtar. Bu hattın ayrıca içeride sigortası da var. (bagaj yazılı sigorta).

 

Üstte avc yazılı fan içerden sııcak havayı çekiyor. Altta duvara dayalı salyangoz fan ise temiz havayı içeri basıyor.

 

İçerde de evaporatöre direk temiz hava üfleyen bir fan var. Bu fanı her zaman kullanmıyorum. Ayrıca fanları ayrı ayrı devreye almak için anahtarlarda ekledim.

 

 

 

 

 

Karavanda geçen 3,5 yılın ardından, ilk planlarken yaptığım tercihlerin bazılarının hatalı veya gereksiz olduğunu fark ettim. En azından kısıtlı bütçesi ile bu işe başlayacak arkadaşların, yeni vermiş olduğum bilgileri dikkate alması için, enerji konusunda bir güncelleme yazısı yazma ihtiyacı duydum.

* Esnek paneller gereksiz bir fantezi oldu. Hiç bulaşmayın, standart panel takın.

* Sistemi kurarken, zamanla büyütmek zorunda kalacağınızı hesaplayarak, şarj regülatörünü bir büyük boy alın.

* Kullanma suyu ve içme suyunun hidroforu aynı sigortaya bağlı, suların aynı hatta bağlı olması fikir olarak doğru gelmişti. Ama kullanma suyu bittiğinde hidrofor boşta çalışmasın diye sigortayı kapatmam gerekiyor. Bu şartlarda, içme suyu hidroforu da çalışmıyor ve su içme işi sakata geliyor :) Araya hiç değilse bir anahtar eklemek gerekecek.

* Bagajda, köy çeşmelerinden su doldurmak için kullandığım dalgıç pompayı bağladığım pirize bir açma kapama anahtarı ekledim. Fişi takıp çıkarmak yerine, bagajdan anahtarla kontrol ediyorum.

* Buzdolabına ödediğimiz paraya yazık oldu. Bu kadar uğraşmak yerine, ihtiyacınızı görecek hacimde bir dolap alın, motorunu 12v ile çalışan bir motorla değiştirin. Hem daha az masraf edin, hem de kafanız rahat etsin. Buzdolabı seçerken evaporatörünün yerine de dikkat edin.

Yıkılmadık ayaktayız. Yola devam ediyoruz.

Sevgiler…

Alanya (Antalya)

Alanya (Antalya)

Uzun zamandır sesimiz çıkmıyor ama, karavancılığı bıraktığımızı sanmayın. Bu aralar genelde daha önce gittiğimiz noktaları yeniden ziyaret ediyoruz. Tekrar yazıları olmasın diye, yeni yazı koymadık. Bu arada karavanda 3. yılımızı doldurduk nice senelere :)

İlk yola çıktığımızda pas geçtiğimiz Alanya’da, bu sefer biraz zaman geçirme imkanımız oldu. Son ziyaretimizi 1988-89 yıllarında yaptığımızı düşünürsek, arayı biraz açmışız sanki :)

Nereye park edeceğimizi bulmak için çok uğraştık. Merkezde karavanı sığdırabileceğimiz uygun yer yok (karavan için uygun yer demek; gündüz panellerin güneş alacağı, ağaçlardan ve binalardan uzakta, nispeten sessiz yer demek. Birde sahile, yürüyüş yollarına yakın bir yer olursa tadından yenmez). Bir, iki denemeden sonra güzel bir noktaya yerleştik. Sahilde yürüyüş yapabiliyoruz. Sabahları Pafi ile kumsalda kudurma imkanı da var.

Alanya Kalesi ve limanın gece manzarası.

 

Parklarda, yürüyüş yolarında bir çok heykel var. Bu heykeller, Alanya Belediye’sinin uzun yıllardır düzenlediği, festivallerde yapılıp parklarda sergilenenler.

 

 

Pafi ile havuz başında keyif :)

 

Kediler için toplu konut.

 

Müzenin bahçesindeki tavuskuşları.

 

 

Parkın bir köşesinde rengarenk gelincikler.

 

Meyve yarasası, canlı değil. Buraya kim koymuş, nereden gelmiş bilmiyorum. Antalya’da gece, canlısını uçarken görmüştüm.

 

 

Maymun çıkmaz ağacı.Kim çıkar bilemiyorum :)

 

 

 

 

 

 

Kaleye, Pafi ile tırmanmayı göze alamadığımız için tembellik yaptık ve teleferik ile yukarı çıktık. Kısa bir yürüyüşün ardından tekrar teleferik ile indik. Ama, çıkışı teleferik ile yapıp, yürüyerek inmek daha keyifli olabilir. Atatürk Evi, Kızıl Kule ve Müze gezilmesi gereken yerlerden. Alanya’ya kadar gelmişken Damlataş Mağarasına da gidin. Ama Gilindere mağarasından sonra Damlataş mağarası bizim için biraz küçük kaldı. Alanya denince akla deniz, kum, güneş geliyor. Ama meraklısı için yamaç paraşütü yapmakta mümkün. Biraz kültürel faaliyette de bulunduk. Alanya Belediyesinin Tiyatro topluluğundan güzel bir temsil izleme fırsatımız da oldu. Her zaman olduğu gibi pazar ziyaretlerimizi de yaptık. Fiyatlar Gazipaşa’ya göre biraz yüksek ama, yinede her şey taze ve güzel.

 

 

 

 

 

Atatürk Evi ve Müzesi.

 

 

 

Atatürk Evin’de,  Alanya yaşamına dair bir çok eşyada bulunuyor.

 

 

 

 

 

 

 

Alanya Belediyesi Tiyatro Topluluğu. Scapin’in Dolapları.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kızıl Kulenin eski hali. Bu görseli, müzenin içindeki bir fotoğraftan çektim.

 

 

 

 

Kulenin üstü.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kızıl Kulenin içinde küçük bir sergi de var.

 

 

 

 

Alanya Müzesi bahçesi. Bankların tasarımı çok güzel.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Pafi ile yazının son kontrollerini yapıyoruz.

 

 

Alanya’yı ocak ayında ziyaret etmişiz. Ama pek içimden yazmak çizmek gelmedi. Benden bloger olmaz yani :) Şu günlerde karavanda kendi karantinamızı uyguluyoruz ve yapacak pekte bir şey yok, bu yüzden yazılara ufaktan başlıyorum.

Sağlıklı günlerde, birlikte olmak dileğiyle.

Sevgiler…

Gürcistan notları…

Gürcistan notları…

  • İlk giriş noktamız küçük yerleşimler ve kırsal bölgeler olunca, ülke değiştirdiğimizi kiliseleri görünce anladık. Yoksa tarlalar aynı, insanlar aynı.
  • Bu yazıda tam bir konu bütünlüğü yok. Aklıma geldikçe yazdığım için, minik paragraflar halinde olacak bilginize :)
  • Araçla giriş yapacaksanız, gümrükten sonra hemen sigorta yaptırmanız gerekli. Sigortasız seyahat etmek başınıza iş açabilir. Sigorta için büyük paralar ödemeniz gerekmiyor. Biz 90 gün için 90 Lari verdik (yaklaşık 190 TL).
  • Birçok farklı ülkeden kaza yapan veya eski araçları getirtip kullandıkları için Gürcistan’da sağdan direksiyonlu bir çok araç var. Bu ilk başlarda insanı bayağı geren bir durum. Karşıdan gelen ve şoförün olması gereken yerde oyun oynayan bir çocuk veya telefon ile mesajlaşan birini görmek irkilmenize neden oluyor. Buna alışmak uzun zaman aldı :)
  • Yabancılarla iletişim kurma konusunda biraz çekimserler. Selam verdiğinizde genellikle ne yapacaklarını şaşırdıkları için karşılık verene kadar acaba ne yaptım diye kendinizi sorgulamanıza neden oluyorlar. Ama bunun yanında, adres sorduğumuz biri önce evinden bir torba dolusu meyve getirip, sonra adresi tarif etti. Veya yemek yerken selam verdiğiniz biri, size içki ikram ediyor.
  • Selamlaşma işi de biraz karışık. Bizde iki yanaktan öpüşme işi burada tek taraftan. Sizin sağınızdan karşınızdaki kişinin sol yanağını öpüyorsunuz veya öpüyormuş gibi yapıyorsunuz. Ama dalgaya düşüp ikinci yanağa geçerseniz buna alışkın olmayan Gürcü arkadaşla orta noktada buluşup farklı bir tecrübe yaşayıp yeni ufuklara yelken açabilirsiniz :)
  • Çarşı pazar alışverişlerinde. 1 demek farklı anlamlara gelebiliyor. Siz 1 kilo derken 1 adet, 1 torba, 1 çuval olabiliyor. Bu da 2 Lari hesapladığınız domatesin 5 Lari ye çıkmasına veya 1 Lariye inmesine neden oluyor. Özellikle tabakta veya sepette satılan ürünlerde bu sorun çok oluyor. Aynı şey market alışverişlerinde de geçerli. Ürünler farklı raflarda veya farklı etiketlerin altında olabiliyor. Marketlerden malzeme alırken barkodlarına bakın.
  • 1-2 gün değilde daha uzun kalacaksanız, yerel servis sağlayıcılarından hazır internet yüklü hatlardan alın 1-25 GB arası seçenekleri var. Çok daha ucuza iletişim kurabilirsiniz.
  • Eğer yerel bir telefon numaranız olursa Tiflis ve Batum’da taksi uygulamalarını kullanabilirsiniz. Taksi uygulamaları, bu iki şehirde çok ucuz ve güvenli seyahat etmenizi sağlıyor. Biz Tiflis’de kullandık.
  • Şehirlerde genellikle Turizm danışma büroları var. İlk iş buralara uğrayıp, şehir rehberi ve gerekli haritaları alın, çok yararı oluyor.
  • Küçük yerler hariç, bir çok yerde yemek yediğinizde hesaba %5-%15 arası garsoniye ekleniyor. Bu miktar menülerin altında yazıyor. Hesap farklı gelirse şaşırmayın, menüyü başta iyi okuyun :)

 

Gürcistan’da 2bin km civarında yol yaptık. Temmuz-Eylül ayları arasında. 71 günü bu güzel ülkede, harika bir doğa ve keyifli, hoş insanlarla geçirdik. Tekrar gelebilmek dileği ile :)

 

 

 

 

Batum
Poti

 

Svaneti bölgesi

 

Zugdidi

 

Martvili kanyon

 

Sataplia Milli Parkı

 

Kutaisi

 

Katskhi Dikiti

 

Ananuri

 

Tiflis
Mtsekheta

 

Uplistsikhe

 

Gori

 

Chiatura

 

Borjomi

 

 

Vardzia

 

Akhaltsikhe

 

Sevgiler…